Temiz ve okunabilir kod… Yeşillikler arasında yürümek, en sevdiğiniz kahvenin kokusunu içinize çekmek ya da pofuduk bir tavşan gibi bir şeydir…
Yazılım geliştirme konusunda tecrübe kazanmış her kişi az çok anlamıştır ki; kodlarımızı makineler için değil gelecekteki kendimiz ve diğer geliştiriciler için yazıyoruz. Sadece çalışan ve işini yapan fakat okuması zor, kötü kod yazmak, o anı kurtarsa da, uzay-zaman içinde bilinmeyen bir yerde, yeni bir serseri tohum oluşması demektir. Bu tohumlar zamanları gelene kadar kendi aralarında eğlenip durur ve bazen birkaçı birleşip daha büyük tohum haline gelir. Görseniz onun tohum değil aslında bal kabağı ya da karpuz olduğunu söylersiniz. Vakit geldiğinde de bir kara deliğin içine girip, kurbanlarının beyninin içinde beliriverirler. Hayat enerjisini sömürürler ve karamsarlık, mutsuzluk, küfür etme isteği enzimleri salarlar.
Bilim bu tohumlar konusunda çaresizdir ve yapabileceği tek şey, bu tohumların rastgele geliştiriciler yerine o tohumun oluşmasına kim sebep olduysa onun beyninde çıkması için dua etmektir.